Siirler.Biz

Aşkın

17.10.2010

Aşkın
Harab olmuş bir kent gibi bende aşkın…
Sokaklarda cılız rüzgarlar dolanıyor…
-Yalnız bir oyun bahçesinde, bir salıncak kendi kendini sallıyor-
Sanki bin yılı aşkın
Duman karanlığına bürülü bu kentin
İs kokulu yalnızlığı…

Yıkık binalarda, dumanlar yükseliyor.
Bu kent
Ve sokakları…
Cüzzam olmuş bir ihtiyarı andırıyor.
Küllerin, korların üzerinde
Yalın ayak, bir başına dolaşan bir şair,
Bile bile kendini kandırıyor.
Elinde, yıpranmış ve kirli bir bayrak…
“Zafer benim! ” diyen gönlüyle,
Alay ediyor, gülüşleri ve yaşları…
Okşuyor her yanı bakışları
Kapkara isle örtünmüş gökleri
Ve taş üstünde kalmamış taşları…

Elinde yanık bir resim; siyah beyaz…
Bir yangından hemen önce çekilmiş.
Utançla gülümsüyor resme bakarken,
Küller, kıvılcımlar akıyor gözlerinden…
-Tıpkı bu kent gibi olmak istermişçesine-
Acı mı acı bir sigara yakarken,
Biliyor ki, bitmeyecek bu yollar asla!
Kuruyacak, gün be gün cennetin pınarları!
İhtiyarlayacak, elinde bir çift kağıt, kalem
Ve omuzlarından düşmeyen yasla…

Harab olmuş bir kent gibi bende yalnızlığın…
Şakaklarımdan buz gibi terler boşanıyor…
-Terk edilmiş bir çiçek bahçesinde, gri bir papatya, kendi kendini boğazlıyor-
Sanki bu ipe sapa gelmez yalnızlığın,
Dayanılmaz yükünü bir başına taşıyor.
Gri
Papatya
Artık
Öl
-üyor…

Aydın Gençalp

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.