Siirler.Biz

Ayrılık Ötesi Sevdalar.

Vedaları pek sevmem.
Anlamsızdır çünkü:
Gidilemiyorsa senden Dünya’nın öteki ucundan daha uzağa!

Ayrılıkta neyin nesi?
Kim kimi terk etti?
Neden’di,niçin’di,olmalıy’dı,olmamalıy’dı…….
Anlam bazında bir birine yakın:
Yüzlerce kelime kurar,kılıf uydurur insan.
Yarattığı kendi kabusuna!

Kabuslar görüyorum,bütün çehrelerin sana dönüştüğü!

İlk intifa son intifadır bilirim.
Bir ben çehresi var sende,benli zamanlardan kalma.
İstesende silemessin.
Anılarında yaşar.
Hatıralarında yaşar.
Kabuslarında belki?
İllede rüyalarında yaşar.
Tam unuttum derken sen beni,yada ben seni….
Ne fark eder ki.
Aklına düşüyorsam aman vermeksizin bir gece yarısı.

Oturmuş içkini yudumluyorsun.
Mezen yanlızlık.
Kadeh-Kadeh üstüne…….
Çakırkeyfsin bir zaman.
Oturuşundan belli
Savaştan galip çıkmış süvari dinginliğinle.
Bacak-Bacak üstüne………

Hayallerinin kıtlık zamanıdır.
Ayrılık ötesi sevdalar
Başlamadan bitirmek diye birşey yoktur sende bilirsin.
Yaşamadan ölmenin mümkün olmadığı gibi.
Bitirdik ortak yaşanmışlığını zamanımızın.
Suçlu sendin,bendim,kelimelerdi……..
Yanlış zaman,yanlış insandı……
Minareyi çoktan çalmışız,kılıfımız illaki hazır olacak.
Neyi değiştirir ki suçlu bulmamız.?
Vijdanları rahatlatmak adına!
Çocuksu bahanelere sığınmaktaki ustalığımız….
Olgunluğumuzmudur? …………..

Kaldı ki mevzu bahis olan sensen.
Bana bir hayli susmak düşer! ……….

Bensem söz konusu olan.
Kalbindeki benle:
Beynindeki ben arasına dizilen sıra dağların zirvesi.
Bilirim……..
Asırlık buzullarla örtülüdür!
Gün ışığı olanca demiyle yüklensede
Eritmesi Na-Mümkün.
Aşk ateşi Cehennem ateşlerindendir.
Ya kendi Cehennem’inde yan!
Ya da aşk ateşinle erit:
Sendeki benin bütün kırıntılarını.
Olmuyor mu dersin?
Yada……
Yadaaaaaa……
Her neyse boşver.
Ne yazılabilir ki yada’ların ardından.
Aklı selim yetişkin bir insana.
çocuk mu tembihliyorum sanki!

Yine bahar geldi İstanbul’a biliyormusun?
Ve ben yine bahar alerjisine yenildim
Polenmidir nedir,bir meret ki sorma.
Çiçekler evrimini tamamlayana kadar bana rahat yok yine.
Her yılın ilk baharında olduğu gibi.
Nasırlı ellerim…..
Nasırlı ayaklarım vardı…….
Alışkındım yükünü taşımaya başkaca insanların!
Ben ne kadar çalışıp çabalarsam.
Onlar o kadar kazanacaklar.
Dünya’nın kanunu bu,ben yazmadım.
Değiştirme azmimde nasırlaştı
Aşklar………
Sermaye ye dönüşüp sendikalaştığı günden bu güne

Çokça yükünü taşıdım senin sevdanın.
Senin aşkının……
Patron sen…..
Kuralları koyan sen……

İşçiliğinde nasırlaştı kalbim aşkının….
Senin sevdanın….
Anlamaya çalışmadım seni hiç.
Kadınlar anlamak için değil.
Sevilmek için yaratılmıştır.
Anlamadım…….
Sevdim…….!
Hep istemişimdir:
Sana ucu yanık uzunca bir aşk mektubu yazayım.
Yalın kılıç…….
Yalın kalem……!
Serseri kelimelerin kol gezdiği.
Noktayla virgülün hayasızca seviştiği……
Kısmet bu güneymiş!
Bu ne biçim aşk mektubu?
Dediğini duyar gibiyim!

Nasırlaşan kalbimden törpüleyebildiklerim:
Bu satırlardan ibaret………!
İşte gördüğün göreceğin rahmet…….!

Mevzu bahis olan sensen:
Ve sen’li kelimelerin ön eklerinde,son eklerinde.
Aşklar sevdalar yazılacaksa:
Bana uzunca bir süre susmak düşer!

Kıtlık yıllarıdır şairliğimin……..!

Seninde hayallerinin kıtlık zamanıdır.
Benden sonraki senlerde…….
Ayrılık ötesi sevdalar yaşanması mümkünsüzdür……!
Delikanlı kızsın bilirim……..!

Rifat Çamoğlu

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.