"v.atakan@hotmail.com" Tarafından Eklenen Konular
Bu karanlığın has bir kokusu var
Sinmiş biraz biraz uçlarından
Hasretten,gurbetten,acıdan, aşktan,,mutluluktan..
Rakının suyu ılık kötü olan bir o!
Ne buz var ne su konmuş dolaba
Ah be …. Uzaklığın ne belli
Ne vahim olurmuş bu yalnızlık
Dilimde kekre bir tat!
Ta bir buçuk yıl öncesine uzanıyor
Başlamışım hasta kalmış bir şiir
Canım demişim,
Bir daha demişim canım...
İple çekmişim geleceğini vat ettiğin günü
Yani ona benzer kırık harfler yazılmış
Hatırlıyorum aslında da,
Hatırlamak istemiyorum,
hatırlamak istemiyorum niye gelmediğini.
Kıpır kıpır bir bahar yürek o zaman
Belki yıllarca...
Deki; sende bir zelzeleyim
Deki; sende kızgın çöl ateşi sıcağıyım
Deki; senin damarlarında dolanan lavım ben
Deki; istersem sende oluşan ilk intihar fikri,
Deki; istersem cennetin, istersem cehenneminim.
Deki; istersem gözlerinde bir bayram arifesi,
Deki; hatta bu aşkın tek bayram şekeriyim.
Tahammülüm / sus, deme artık.
Gereksiz ey yar…
Sanırmısın kanım akar, canım acır benim.
Ölürüm. Yar…
Tüm çığlıklarımı belime bağlayıp,
Çakılacağımı bile, bile buzullarına,
Ölürüm. Yar…
Seni bana ihbar eden bu aşk için,
Duvarlara çarpa, çarpa
Can veririm. Yar…
Bir yalnızlığı daha kınımda taşımayam.
Senin için seve,...
Bir kahkahanın varyetesinde kaybolup gidiyor ömrüm
Kullandığım delikanlılığımın arka yüzü.
Ön yüzünde sevdiğim kadın asılı,
birde sadece onun belirlediği kullanılma sürem.....
İlk ve son kullanılma arasındaki zaman tanımsızdır.
Ama adı ne kadarda görecelide olsa” hoş çakal”dır...
Diyebilseydik alenen ve durmadan,
göğü parçalayan, çıldırmış iki müsterih
şimşek olurduk ki,
bu bizi durmadan yağan yağmur yapardı
.......................................................!
Şimdi 'seni seviyorum' demek ne kadardır?
Ne kadar sürer beni boğman iki dudağının arasında…?
Çıplak bembeyaz göğüslerinin
arasında ne kadar sürer beyaz bir ölüm...?
Diyebilmek midir şimdi ölmek; seni seviyorum...
**Üstünkörü.
Üstünkörü.
Mayıs çok erken bitti…
Çok severim ya!
Hep çok geç gelir.
Ama çok çabuk geçip gider.
Tıpkı varlığınla yokluğunun arası gibi…
Sonra bir eylül yakar içimi.
Anılarından soğuk,
acılarından buz tutmuş…
Kış girdi girecek kapımdan.
Gecenin is kokan elleri,
gezinirken üstümde
Ah, o yokluğun!
Ah, o yasemin kokun…
Kaç gemi geçti senden sonra …
Şu köhne pencerenin altından.
Düdüğü çalmaz, üzgün,
bayrağını açmamış.
Yedeğinde ölü balıklar.
Peşinde martı sesleri düğüm, düğüm
İllaki her şey çürüyecek bir gün.
Çürür değil mi dostlar?
Birbirlerine sıkıca o kenetlediğim,
O tunç kelimelerim,
gerdanımdan sıyrılan ayrık esrik cümlelerim…
Mutlak...