Gök kubbenin altında
Erenlerin tahtında
Kara toprak altında
Nice aşıklar gördüm
Ya Hu deyince diller
Zikre başlar bülbüller
Çarpar yanık gönüller
Zakir aşıklar gördüm
Bunlarda olmaz hile
Gönülden akar...
abdurr
Kırılsanda bükülme
Sana hayran olayım
Yeterki sen üzülme
Yanıpta kül olayım
Kalpten yar dedim sana
Dertlerin gelsin bana
Minnet değil bu cana
Dermanın ben olayım
Her zaman yanımda...
Güzelliği görmek için
Ta yürekten bakmak gerek
Dilden akan sözler için
İyi niyet te’vil gerek
Gönül aynasıdır gözler
Yürek yansıması izler
Aşık olan aşkı özler
Bu uğurda...
Berivan
Bu yayla’nın havasında suyunda
Ovaları, bayırları, dağında
Binbir çeşit çiçeklerin balında
Her birinde seni gördüm Berivan
İzin belli her karış toprağında
Perde perde güllerin yaprağında
O...
Seni ilk gördüğüm anda
Sanki melek’tin karşımda
Girip dolaştın kanımda
Ah o günler, ah o günler
Seni ilk gördüğüm anda
Oturmuştun bir divanda
Çıkmıştım kahve falında
Ah...
Ezelden ebede zaman akarken
Ne garip olaylar gördüm bu yolda
Kayb olmuş aşkını çölde ararken
Leyla’dan Mevla’ya döndü bu yolda
Nakkaş tı Şirin’e gözü...
Yüreğe sığmayan muhabbet aşkı
Deryaya dönüştü bendini aştı
Vüslata hasretti ona ulaştı
Gönülden gönüle aktık bu gece
Bitmesin bu gece sabah olmasın
Parlayan yıldızlar akıp...
Masmavi gök yüzüne, benzeyen şu gönlümü
Bulutunla kapladın, artık görmem önümü
Ayaktayken tattırdın, kabristansız ölümü
El açtım Yaradana, dilim gelmez lisana
Ne dua, ne...
Hayalin gözümde döndü dolaştı
Hasretin gönlümü doldurup taştı
Ayrılık çilesi takatı aştı
Ne olur geri dön, acımı dindir
Derdimin dermanı, bilki sevgindir
Ne gündüz, ne...
Pınara dönüşsün, tatlı dillerin
Şarıl şarıl aksın, aşk-ı sellerin
Açılsın gönlünde sevgi güllerin
Aşığı celbeden, maşuğa yansın
Gülüne konmayan bülbül utansın
Gönlüne kök salmış Zakkum...
Gül yüzüne aşık olduğum dilber
Hayran olam bana gönlünde yer ver
Çok çekmişim gözden yaşım siliver
Sensiz hayat tadsız, tuzsuz zindandır
Sana vasıl olan...
Ne doğunun batı ile, ne batının doğu ile
Hiç bir problemi yoktur, dost ve düşman bunu bile
İstanbul ve Diyarbakır, yurdumuzda bir...
Düzen, intizam ile, yaratıldı kainat
İnce bir hesap ile, yeşeriyor tabiat
Yerde, gökte ne varsa, hep harekat halinde
Oku, secdeye kapan, Kur-an’da dır...
Seven gönül sevdiğini
Yarı yolda bırakırmı?
Aşka açılan pencere
Yar girmeden kapanırmı?
Sevgiyle yoğrulan beden
Gönlünde aşkını besler
Gönül kuşu mest ediyor
Yüreyinden gelen sesler
Gönlü gülüstana benzer
Bülbülleri...
Aşkım dediğin anda
Dolaşırdım kanında
Bana yeminler ettin
Gök kubbenin altında
Toplandı dostlarımız
Masada başkanımız
İki şahit yanında
Kıyıldı nikahımız
Daha üç ay dolmadan
Huzur kaçtı odamdan
Döşek yastık ayrıldı
Aşkımıza...
Bir güzele vurulmuşum
Aşkıyla Mecnun olmuşum
Gözüm görmez başkasını
Gönlümde yuva kurmuşum
Kömür gibi gözleri var
Kardan beyaz dişleri var
Gülüşüne hayran oldum
Al yanakta gamzesi var
Huri...
Çok özledim anam seni
Sensin insanın ahseni
Bağrım yanık içim dökük
Gel yanına götür beni
Yok dünyada senin gibi
Merhametli söz sahibi
Sensiz kalan biçaredir
Hayatları...
Tecelli nurlarının, gönülde yansıması
İnsanı kamil eder, kazandırır ihlası
Öptürür seccadeye, alnını sücudlarda
Allah’tan korkan mü-min, giyer haya libası
İçimden geldi yazdım, keşke böyle...